Osmanlı İmparatorluğu'nun Gerçek Kurucusu
Fâtih Sultan Mehmet, Osmanlı imparatorluğu'nun gerçek kurucusudur. Avrupa ve Asya'da başkenti İstanbul olmak üzere, dört yüzyıl boyunca büyük Osmanlı imparatorluğu'nun çekirdeği olacak bir imparatorluk kurmuştur. Fâtih Sultanu'l Berreyn ve Hakanu'l Bahreyn (İki karanın ve iki denizin hükümdarı) lakabını kullanıyordu. Dünya hâkimiyeti için savaşan, ama aynı zamanda bir hoşgörü ve kültür adamı da olan bir savaşçıydı. Rum Ortodoks patriği olarak atadığı Gennadios'a Hristiyan dininin ilkelerini özetleyen bir risale yazmasını emretmiştir. Ulemâdan seçkin kişiler haftanın belli saatleri kendine ders vermeye sarayına gelirlerdi. Hümanistleri ve Rum bilginlerini huzuruna kabul ederdi; saray duvarına freskler yapması ve kendi portresini çizmesi için Venedik'ten Gentile Bellini'yi çağırmıştır. Ancak Fâtih Sultan Mehmet'i çağdaş Rönesans hükümdarları arasında saymak biraz abartılıdır. Fâtih her şeyden önce gâzi bir İslâm hükümdârıdır; amacı da devletini dünyanın en güçlü imparatorluğuna dönüştürmektir.
Kaynak: Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ, s.44
Bu karann dayandığı en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak
mevkiinden yüksek bir muameleye layık olamaz. Yabancı bir devletin himaye ve kollayıcılığını kabul etmek, insanlık
vasıflarından mahrumiyeti, acz ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların isteyerek başlarına
bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.
Halbuki Türk'ün haysiyet ve kendine güveni ve kabiliyeti çok yüksek ve
büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!
Dolayısıyla, ya istiklal ya ölüm!
İşte hakiki kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktı. kaynak: Nutuk, s.14